DOST KAHVESİ
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
DOST KAHVESİ

Merhaba...sevgili dostlar buyrun birer kahve içelim ve kırk yıl hatırınızı sayalım
 
AnasayfaAnasayfa  GaleriGaleri  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Aşkın Ancak Adı Kaldı

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
karakan
Admin
Admin
karakan


Mesaj Sayısı : 692
Kayıt tarihi : 22/11/08

Aşkın Ancak Adı Kaldı Empty
MesajKonu: Aşkın Ancak Adı Kaldı   Aşkın Ancak Adı Kaldı Icon_minitimeSalı Ara. 09, 2008 12:05 pm

Aşkın Ancak Adı Kaldı
Senem Gezeroğlu





Âşkın bahsine ne kalem yeter ne de kelâm; aşka dair ne yazılmış ne söylenmişse sade ve sadece girizgâh beyânındadır.



Âşık-maşuk-aşk üçgeninde payına âşık-ı sadıklık düşen bir kalemin noktasından çoğalıyor bu yazı... Yirmi birinci yüzyılın hissiyatına uyum sağlayamayan bir insanın nazarından kabarıyor bu yazı… Bu yazı ki, baştan aşağı âh ve tepeden tırnağa aşk… Oysa aşkın ancak adı kaldı…



Benim bildiğim aşk, Mesnevilerin efsaneleşmiş kahramanlarıyla nefes alan; içine bir parça Fuzûlî lirizmi, bir tutam Şeyh Gâlib derinliği katan; Kaf Dağı’nın misk ü amber kokularıyla mest olan; servi boylu güzelin hayâliyle şiir meclislerine dolan Dîvân Edebiyatı âşıklarından sız(l)ıyor.



Benim bildiğim aşk, “Meveddet” ile başlıyor. Âşık, önce aşka dair koca bir özlem besliyor; içinde âşıklık istidadını hissedip sevginin yollarını gözlüyor. Sonrası “Heva”… Âşık, koca bir hevesle aşka düçar olup sevdâya tutuluyor. Gözyaşıyla hemhâl olup bir mum gibi yine kendinde boğuluyor. “Hillet” geliyor ardı sıra… Âşık sevgi ile, aşk ile mest oluyor ve bu tatlı sarhoşlukla ne yaptığını, ne yapacağını bilmiyor. “Muhabbet” kademesine ulaşınca âşık… Sevgiliyle düşünüyor dünyasında ve sevgiliyi düşlüyor rüyasında. Sevgili neyi ve kimi seviyorsa âşık da o yollara seriyor benliğini. Gözü kapalı fakat gönlü açık… “Şegaf”ta devam ediyor yolculuk, devam ediyor çile. Acının, sancının ne olduğu biliniyor ve gerçek aşkın hamuru burada yoğuruluyor. “Hüyam” derecesi biliniyor sonra. Âşık çıldırıyor, âşık kendinde kendini bulamıyor. Bilemiyor. Akıl gidiyor, zira aşk gelince bir haneye iki misafir sığamıyor. “Veleh”te yavaş yavaş görülüyor yolun sonu. Sevgiliyi seyreyleyen âşık hayret ediyor, hayran kalıyor ve artık benliğini hiç mi hiç bilmiyor. Baktığı her yerde O, gördüğü her serde O… Ve “Aşk”… Âşık son hücresine, son zerresine varasıya dek yok oluyor. Çokluğunda yokluğunu bulup benliğinde “sen”liğini biliyor.



Benim bildiğim aşkta, âşığın hâli Âh mine’l aşk-ı ve hâlâtihî/ Ahraka kalbî bî harârâtihî diye inleyen şairin âhından bellidir. O âşık ki, kabz hâlinde tutuşur ve tutulur; bast hâlinde zihni, gönlü açık ve kutludur. O âşık ki, sekr hâlinde sarhoştur ve sahv hâlinde yine kendini bulur.



Aşk odur ki, Hallac’ta Ene’l Hakk, Nesimî’de Leyse fî cübbeti illa’llah, Yûnus’ta Ete kemiğe büründüm/ Yûnus diye göründüm diye söze dökülüp asırların kalbine mühür gibi vurulur. Aşk nedir diye sorulsa Ben ol da bil der Mevlânâ. Gâlib ise isminin zıddına, çoktan mağlup olmuştur aşkın oduna:



Kevser-i âteş-nihâdın adı aşk
Dûzah-ı cennet-nümânının adı aşk
Bir lûgat gördüm cünûn isminde ben
Anda hep cevr ü cefânın adı aşk



Aşk bir masaldır artık. Eskilerin canıyla beslediği aşk, kitap sayfası; eskilerin kanıyla beslediği aşk, mürekkep damlası olup raflara kaldırılmıştır. Gökten üç elma yerine üç harf düşer:

A

Ş

K

Ve aşk… Çürüyen elmalardan da öte ayaklar altına, kurtlar sofrasına ve et pazarına düşer. Aşk, günübirlik sevdâların kana bulanmış ellerinden, leke bulaşmış dillerinden bunalır da Yûsuf gibi kuyulara, zindanlara düşer.



Masal bitmiştir artık…

Şimdi… Sorarım sana ey modern çağın akıllı âşığı! Cep telefonlarında, sanal ortamlarda, eğlence mekânlarında ayağa düşen aşkın ellerinden tutup pervâne misali bedenini bir alevde unutup ve bülbül gibi gözlerini bir gülde uyutup kendini sevgide, kendini sevgilide kaybettiğin oldu mu? Yoksa “çıkma” adı altında devşirdiğin sahte çiçekler bâkîydi de gerçek aşkın soldu mu?



Masal bitmiştir artık…

Şimdi… Cevabın sende kalsın modern çağın mantıklı âşığı... Umudumu olsun bana bırak. Cismanî, bedenî, dünyevî arzuların zehirli ipleriyle boğulan gönül; hayâli, rûhanî, uhrevî bir nefesle dirilir bir gün... İnsanlar aşk diye andıklarının, gerçek aşk sandıklarının aslını anlar bir gün... Ve açılır gerçek aşk sandıklarının tozlu kapağı… Kırılır kilit, bozulur mühür… İnsanların sahte riyasından sıyrılıp aşkın o saf rüyasına vâkıf olur gönül… Aşk, iki günlük duyguların iki yüzlü hâlinden ve menfaatle beslenen sevgilerin ahvâlinden ayrılır. Maskeler düşer bir bir… Perde iner ve oyun biter.



Masal bitmiştir artık…

Ve ben… Mutlu sonları umarken, gerçek aşkı ararken, “çıkan” insanlar arasında kaldım bir başıma… Çığ gibi bir çağ kaldı kanlı avuçlarımda. Sözüm, zirveden eteğe düşen ve düştükçe büyüyen bir aşk zihniyetinin tam altında. Karlar altında… Heyhat! Eski dünyamızın eski aşklarına limanda kalmış yolcu gibi bakıyorum. Ah hayat! Daha onu görmeden sevgilinin zülfüne berdâr olan, sevgilinin Elif boyundan sonra iki büklüm Dal gibi kalan, onun peykânını en kutlu hediye gibi gönlünde saklayan divânelerin, virânelerin, biçârelerin hâlini bu dünyanın âşıklarında bulamadığım için olsa gerek… Bir gözyaşı damlasıyla kendimden akıyorum. Yakıyorum yalan sevdâ masallarını. Ve bir Dîvân sayfasında hapsedip gülümü, bülbül gibi şakıyorum. Üstadın kelâmıyla vesselâm:



Aşk imiş her ne var âlemde…
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://dostkahvesi.yetkinforum.com
Misafir
Misafir




Aşkın Ancak Adı Kaldı Empty
MesajKonu: Geri: Aşkın Ancak Adı Kaldı   Aşkın Ancak Adı Kaldı Icon_minitimeSalı Ara. 09, 2008 6:46 pm

haklısın hocam aşk 'ın ancak adı kaldı bızde Sad
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Aşkın Ancak Adı Kaldı
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» misafir dışarda kaldı
» Aşkın Resimleri
» aşkın yalanmış
» Dakika Dakika bir Aşkın Bitişi... Ayrılığın Hikayesi...

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
DOST KAHVESİ :: EDEBİYAT :: düz yazı ve hikayeler-
Buraya geçin: